Ana içeriğe atla

Kayıtlar

en güzel hikayem

      İşin sonunda her şeyin değersiz gelmesi çok garip değil mi? Ama olsun sonuçta bunu biliyorduk. Baharın gelmesi ama yazın gelmemesi gibi bir hisse benziyor. Her ne kadar benzese de değersiz bir anlamı yok dert olmasın diye. Ağlamıyorum da artık. Kabullendim birçok şeyi, her şeyi. Olsun dert olmasın, herkes üstüme gelmesin, ben suçlu, ben kötü.     Yoksa geçmiyor, üzmek istiyor, hayat bekliyor ama olsun da hep de kimseye dert olmasın diye. Geçiyor mu yoksa? Bilmem! Geçsin mi? Bilmem! Bildiğim düşüncelerimi de artık bilmiyorum. Bilinmezlikler arasında biliyormuşçasına geziniyorum sadece.     Toprağın yağmura aşık olması gibi tanıdık bir his sen misin sebebi? Evet, sanırım! İmkansız gibi bir mesele. Ama olsundu imkansızlar da imkansızdı. İmkanlar da sanırım. Ben kayboldum yeniden seni bulurum diye, seni düşünürüm diye. Ezberledim bütün köklerini, benim olabil diye.     Çizmek istedim her şeyi herkesi. Silmek istedim kötü hisleri düşünceleri. Belki de beceremedim, belki de becerirdim
En son yayınlar

i wanna heal i wanna feel

 bir klavyeymiş gibi basıyorum tuşlara hiç durmuyorum. sanki şarkı yazar gibi şarkı söyler gibi, yazdığım harfler sonrasında çıkan seslerin oluşturduğu notalar ile şarkı yazıyorum. bu şarkı sonsuza kadar evrende yankılanıcak. ortaya çıkan türü zaman zaman değişiklik göstericek, kimi zaman sert bir metal şarkısı iken kimi zaman seni başka dünyalara götüren jazz olacak. bu bana bağlı. hayatımdaki her sonucun bana bağlı olması gibi. çok saçma değil mi? hayat, sanki böyle marshmallow gibi. bilemedim. ne yapabilirim ki dinlemek dışında, okumak dışında. söylemek dışında. hiç.  i have become so numb what the hell waiting for? her şey bir şeyle başladı, zaman. her şey bir şeyle bitecek, zaman. baskı altında ayakkabılarının altında yürümekle geçecek zaman.  bir adım daha yaklaştığını sanacaksın ama imkansız. çünkü o bir şeyle başladı. ne olduğunu bilmiyorum. ne kadar çabalasan da fark etmez! çok soyut değil mi? olması gerektiği gibi. çok çabalarsın ama işin sonunda bu bir hiçtir. hiçbir şey kay

içindeki sesler, içime ağladıklarım

 buraya yarım yazılarımı paylaşıcam okumayabilirsin sayın okur  dışı içi sevda ve zindan ne kadar da iki ayrı kavramlar. yoksa öyle mi sanıyoruz? belki bir deniz kenarında, belki de bir koltukta akıllarımız el ele vermiş maziyi düşüneceğiz. düşüncelerimi iç dünyamda zindana kapatmıyorum artık. sessiz özgürlüklerimi dışarı veriyorum artık. sessiz özgürlüklerimi içimde tutmak kendimi zindana kapatmak gibi. boktan bir mesele, boktan bir yazı, boktan bir süreç ve aynı derece yazı.  bilmiyorum!  bilmemeyi seviyorum!  bilmiyormuş gibi yapmayı*  bilmiyormuş gibi düşünmeyi* bilmemeyi! bilemeyişi! öyle işte gelir geçer. geldiği gibi geçer, geçtiği gibi gelir. öylesine, ölesiye, süveter havası ve ben sadece bir adamım dünyayı ellerimde istiyorum plajdan nefret ediyorum ama California'da ayak parmaklarım kumda yürüyorum kazağımın kollarını kullan hadi bir macera yaşayalım bulutların içinde ama yerçekimim merkezde boynuma dokun, ben de seninkine dokunayım o küçük belli şortlu sen, oh oh, o ne

imkansız

biri vardı imkansızlıkları imkansızlaştıran. uyku imkansız, uyuyabilmek imkansız, mutlu olabilmek imkansız, içebilmek, düşünebilmek, ölmek, yaşamak, nefes almak… imkansız! bu gece imkansızları kutluyoruz. mutlu olmak imkansız lakin mutsuz olmak da. imkansızlığı mümkünatı yok imkansız kutlayamayız. kutlayabilmek imkansız, kutlayamamak imkansız. aşkı fısıldamak, elini tutabilmek, kahkaha atabilmek, ağlamak, hüzünlenmek, kederlenmek.  imkansız! bilirsin iyi değiliz imkansızlık konusunda. imkansızlıklar evreninde imkansız imkanlar. imkanlı durumların imkansızlığa dönüşmesi. imkansızlığın karşı konulamaz imkansızlığı?  imkansız! ne tatlı imkansızlıklar var oysa? bir imkanın imkansız olabilmesi için önce imkanlı olması lazım. komik. uçabilmek, yüzebilmek, yürümek ve koşmak, durmak, durmamak.  imkansız! bu gece her şey nasıl olsa imkansız. her canın yanındığında düzelmek? her düştüğünde kalkmak? gitmek? kalmak? düşünmek, diyemiyorum, diyemiyor oluşumu, deme oluşumu.  imkansız! benim ben olmam

bu gidiş nereye?

Bilmem! Dönüşü olmayan tek yönlü bilet. Kalkış zamanı doğum, varış zamanı belirsiz. Gideceği yeri bilinmeyen bir yolculuk, bilebilir miyiz? Bilemeyiz! Tahmin? Belki. Bu yolculuk öyle hızlı da geçmiyor bazen seneler saniye gibi bazen saniyeler sene gibi geçiyor. Şaşırtıcı. Yol süresince geçmişi de hatırlıyorsun. Geçtiğin yoldan yanına hatıralar da alıyorsun, arkadaşların, müziklerin, okuduğun kitaplar, ailen, belki bir canlı… Yolda bazen lastiğin patlıyor, kilometrelerce yolu patlak lastikle gitmek zorunda kalıyorsun. Yeri geliyor tamir ediyorsun yeri geliyor edemiyorsun, öylece patlak kalıyor. O patlak lastik yolculuk süren boyunca içini acıtıyor bazen tamir edebilecek olsan dahi etmek istemiyorsun. Tamir etsen dahi yanından ayırmıyorsun, ayıramıyorsun… Yaşanmışlık sonuçta sen de haklısın. Bu yol öyle normal yollar gibi dönemeçli, ışıklı ve benzeri değil. Bu yol süreç içerisinde seninle dalga da geçecek aklınla çeşitli oyunlar da oynayacak yeri gelecek en yakının olacak. Bu yolda yalnı

bir, iki, güzel.

 Görünür, duyulur, bulunur, sakinleşir. Yürünür, sevilir. Kaybolur bi gün, unutulur o gün. Olur, görülür, ölür. Sonlanır. Fark eder, değişilir, bilinir, büyür, akar. Durur, biter, gider, alır. Anlaşılır. Var, değer. Yal ve nız. İki hece söylemek belki bir, belki daha kısa saniye. Bir ve iki. İki sayı, iki birbirine yakın olduğu kadar da uzak sayı. Yeri gelir iki, bir olur yeri gelir bir, iki. Biri kendine eklersen iki elde edersin. Birini hiç kendine ekleyebilir misin? Biri kendine ekleyince bir olur mu hiç. Bilmem? Bir ve iki. İki kelime, söylemek belki bir belki daha kısa saniye. Oysa aralarına sonsuzluğu sığdırıyorlar. Bazen çok küçükmüş gibi geliyorlar bazen de evrenden daha büyük. Bir ve iki. İki varlık, tanımak belki bir belki daha kısa saniye. Gü ve zel. İki hece, söylemek... Biliyorsunuz! Sen ve ben. İki insan. Ben ve sen. İki varlık. Biz? Sonsuzluk? Seninle bir olmak. Paha biçilemez. Seni düşünmek, iki kelime belki bir belki daha kısa saniye. Za ve man. İki hece... Göreceli ol

Sus Şimdi!

Harfler yan yana gelecek sonra birtakım düşünceler yazıya geçip canlanacaklar. Bi varlık yazmaya başlayacak önce, sonra birkaç kelime okuyacaksın. Mantıklı ya da mantıksız gelecek okudukların, bu ne saçmalıyor böyle de diyebilirsin. Problem yok, önemli olan düşüncelerinden uzaklaşmak. Ne? Düşünce mi? Şimdi sus! Sus şimdi! Şşş... Önce unutacaksın sonra unutmaya alışacaksın. Sus şimdi! Şimdi susmazsan bir daha susmak için şansın olmayabilir. Şimdi sus ki bir daha susabilesin! Sus şimdi! Tek kelime bile düşünme. Düşünme... Uzaklaş. Uzaklara yakınlaş, değişimi düşünme. Boşluk, düşünme! Yeşil kedi, düşünme! Mavi insan, düşünme! Mor elma, düşünme! Üzüntülerin, düşünme! Mutlulukların, düşünme! Mümkün mü? Şimdi sus. Sus şimdi. Her düşünüşünde bu beyinde sence de birtakım sıkıntılar yaşamadın mı? Nereye kadar düşünmeyi düşünüyorsun? Düşünme şimdi. Şimdi düşünme. Düşünmenin modası sence de geçmedi mi? Şimdi konuş. Konuş şimdi. Hep farklı olmak için düşündün, aslında ironiksel olarak hatalıydın!