Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

aslında

    Her gün aynı olayları yaşamak canına tak etmişti artık. Dünyanın yaşadığı ufacık yerden daha büyük olduğunu biliyordu, bilmesine ama elinden bir şey gelmiyordu. Kapana kısılmıştı onunla. Yine gün başladı yine sabah işimizi yapmak için uyandık. Günaydınlaştıktan sonra işimize koyulmuştuk önce güzel bir duş. Duş sonrası biraz bakım ve güzel bir müzik ile kafa sallamaca!  on a desert highway, cool wind in my hair warm smell of colitas, rising up through the air up ahead in the distance, i saw a shimmering light my head grew heavy and my sight grew dim     Sabah rutininden sonra karşımda boş boş bana bakana sabahının nasıl olduğunu sordum. Yorulmuş artık hayattan. Saçlarının yıprandığını artık hayattan zevk alamadığını söylüyordu. Bu hayat onu çok hor kullanmış. Gibisinden laflar, yine kafa ütülüyor. Yeter artık kardeşim daha kaç gün çekeceğim ben senin konuşmanı?      Ben biraz koltukta biraz kestirdikten sonra öğlen görevlerimizi yerine getirmek için tekrardan ayağa kalkmıştık. Güzel

duygular

Soğuk kasım gecesinde bir vakit, bilmiyordu dalga sesleri ile kulağına gelen notaları artık. Titremesinin de nedenini bilmiyordu, ağladığı için mi yoksa sadece soğuktan mı? Tüyleri diken dikendi bilmiyordu, pena tellere dokundukça bagetler vuruldukça kalbine çarpan notalardan mı veya sadece soğuktan mı? Birtakım hisleri vardı. Bilmiyordu. Neden düşünemediğine dair derinlemesine düşündü. Bilmiyordu, aslında düşünmeyi. Bildiği bazı bilgiler olmalıydı, bilmiyordu. Ne düşünmesi ne hissetmesi ne bilmesi gerekli bilmiyordu. Bildiği tek gerçek gördüğüydü.  Gördüğünden de emin değildi, bulanıktı. Bulanıktı, bilmiyordu. Net olsaydı bilecek miydi? Bilmiyordu. Duygularını bu derece yoğun yaşamış başkası da var mıydı veyahut anlatabilir, hissettirebilir miydi? Bilmiyordu. Bildiği gerçekler birer birer bilinmezliğe dönüşürken bilinmezlikler görevini tam anlamıyla yapıyor bilinmemeye devam ediyordu. Bilmemek. İki yönlü değil midir? Biliyordu. Bildiği son gerçeklerden biriydi. Biliyordu. Bildiği tek

her geceden her gündüze

      Bir kar küresi içinde gibi yapayalnız hissediyordum. Bu durum bu şehire mahsus değildi. Adeta bir yalnızlar kralı gibiyim. Hoş yalnızken nasıl kral olacaksam? Yalnızsam yönetecek bir halkım yoktur. Ben ne istersem o olabilirdim kral, kraliçe, soytarı ya da halk. Buna kim karışabilir ki? Yalnızım ben!     Bu yalnızlığın içerisinde mühendis olmayı ben seçmiştim. Ne yaparsın bu da benim vizyonsuzluğumdu! Bu durum sonsuza dek sürmeyecekse de öyle hissettiriyordu. Aslında tam anlamıyla yalnız da sayılmam. O vardı. O vardı var olmasına ama o ne yapabilirdi ki? Bu durum karşısında sonuç olarak o da bendim.      Bir dergide okumuştum kendi kendine konuşanlara deli diyorlarmış. Son dergi okuyuşumdu. Zırva! İnsan hiç kendi kendine konuştu diye deli olur mu? Eğer deli oluyorsa, daha önce görmemiştim bir delinin bu kadar mantıklı konuştuğunu. 8 Haziran 19'

an

     Bir an önce gözümü kapattım ve ardından açtığımda, yo yo hayır bu anı daha önceden biliyor gibiydim. Hayır bu bir dejavu değildi. Dejavu dediğin yanılsamadır, o anı yaşadığını varsayarsın, ortada bir durumu kabulleniş vardır. Bu kesinlikle bir varsayım değildi, ben bu anı biliyorum. Bir saniye sonra ne olacağını kimin ne söylediğini ne kararlar aldığını çok iyi biliyorum. Aslında bildiğim an değildi. Anlardı. İlk şokun etkisi hafifledikten sonra gerçek hayata geri gelebilmiş ve aslında bildiğim, lakin bilmiyormuş gibi yapacağım anların bir kısmını geride bırakmıştık.      Nasıl bilebilirdim? Nerede yaşamıştım? Bütün olayları aynı şekilde yaşamam mümkün mü? Ne hayal mi? Hadi oradan sen de! Amma saçmaladım. Önce bu anları yaşadığımı düşündüm şimdi de hayal ürünü olduğumu düşünüyorum.      İyi de gerçeklik nedir ki zaten. Gerçekliğin bir tanımını yapabileceğimi sanmıyorum. O halde, anların gerçek olduğunu bilemiyorsam çok da saçma sayılmaz? Yine hayal dünyasındayım! Varsayım mı? HAHA

neden?

      Sen hiç eşkiya tanır mısın? Süpermen hiç intihar eder mi? Cennette vip salonu var mı? Bilmem. Okunma amacıyla yazmıyorum zaten sadece iz bırakmak diyebiliriz ya da kendime saklamak istemedim de. Kısaca biraz mühendis biraz introvert biraz overthinker. Neler olacak ben de emin değilim. Kendimce hikayeler, postmodern polisiye (belki!) ya da günlük hayatın getirdiği olayları yazıya döküşüm. Bilmem.  nothin' lasts forever and we both know hearts can change and it's hard to hold a candle in the cold November Rain     Evet arada böyle şarkı sözleri girebilir ya da birkaç çizim belli olmaz. Bilmiyorum demiştim. Zaman makinesi icat edilmedi derler. Bizimle birlikte geleceğe gelen anılar aslında birer zaman makinesi değil midir?      Öyle midir?  bye, arrivederci, au revoir baran cem